POLİTİKA 

DEMEK Kİ NEYMİŞ?

Hayatta hiçbir konuda fanatizmi sevmiyorum. İnsanın herhangi bir konudaki sevgi ve beğenisini ölümüne yaşaması ve başkalarına zarar verecek şekilde savunması bana hep çok saçma gelmiştir. Türkiye’de futbolun da bu mantıkta taraftarlarının oluşu belki beni bu spordan hep uzak tuttu.

Önceki gün akşam ilk defa, oynanmayan bir maç; doğrusundan ayrılmayan ve konu ‘Atatürk’ olunca birbirine kenetlenen futbol taraftarıyla, çizgisinden sapmayan futbolcuları ve her ne olursa olsun omurgalı, dimdik duruşuyla Türkiye’nin gerektiği anda her ülkeye meydan okuyabileceğini gösteren kulüp yöneticileriyle beni ve birçoğumuzu çok mutlu etti. En son, filenin yıldızları; kendilerini eleştiren bağnaz zihniyete, o küçük dünyalı insanların tepesine bastıkları smaçlarla, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında ‘Türk kadınının başarısını’ tüm dünyaya gösterdiklerinde bu mutluluğu yaşamıştım.

Maçın neden orda oynandığını biliyoruz; bu konuyu açıklamak, kararı veren devlet erkânına; tarafsız gerçekleri açıklayan gazetecilere düşer. Ama konu ‘ülkenin Atatürk ve Cumhuriyet bağlılığına’ gelince tek yumruk olup ve o yumruğu masaya vurup kalkabildiğimizi görmek harikaydı gerçekten.

Demek ki neymiş?

Cumhuriyet’in 100’üncü yıl kutlamalarını devlet yapmazsa on binlercesi el ele verip tek yürek olan halk yaparmış.

Paranın satın alamayacağı güçlü vatani duygular, Cumhuriyet sevgisi ve bağlılığı, Atatürk ve silah arkadaşlarına ahde vefa duyguları varmış.

Rüzgâr nereden eserse oraya dönenlerin, kendi çıkarları için takımını ve hatta ülkesini satanların aksine her şeyi göze alarak dünyaya haddini bildirebilen yöneticiler, omurgalı insanlar varmış.

Konu vatan olunca iki renk için karşı karşıya gelen binlerce fanatik, ilk defa maça çıkmayan futbolcuları havaalanında karşılamaya birlikte ve el ele gidermiş.

Yıllardır Orta Doğu projesine dâhil edilmemiz için hazırlık yapılsa da 10 Kasımlarda saat 9’u 5 geçe, hiçbir zorunluluğu olmadığı halde nefes dahi almadan Ata’sına saygı duruşunda bulunan halk sizin hesaplarınızı bozabilirmiş.

İşte Türk olmak böyledir” pek diyemem; çünkü maçı orda oynatanlarla da memleketi beşe ona bölüp bu hale getirenlerle de kimlikte uyruklarımız aynı. Bu gerçekten, ülkemizi kurtarmak için ölümüne mücadele edip Cumhuriyet’i bize emanet edenlerden geçen, “Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır” genetik kodunu alanların yapabileceği, gurur verici bir hareket. Peki, savaşı kaybedince ülkeyi bırakıp kaçan hanedan soyundakilerin genetik kodu kimlere mi geçmiş? Cevabı ülkenin son 20 yılında saklı…

Bu maç oynansa sonuç ne olurdu; kaç ülke, kaç futbol sevdalısı maçı izlerdi, bilmem ama oynanmayınca ülkenin Atatürk ve Cumhuriyet bağlılığını tüm dünya izledi ve gördü. Tam “Bizden bir yol olmaz” diye ülkeye, insanlara karşı umudumu yitirdiğim anda, beni bu kadar umutlandırmaya hakkınız var mı sevgili futbolsever kardeşlerim? Var olun; artık Fenerbahçeliyim, bir de Galatasaraylı…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar